top of page
Yazarın fotoğrafıAli Tavlaşoğlu

Payına Düşene Razı Mısın?

Güncelleme tarihi: 22 Tem 2023

Merhaba içimdeki çığlığı merak edip bunları okuyan zat, bu yazı üst kısımda bulunan Her Mannelig müziği eşliğinde yazıldı eğer hissettiklerimi sen de yaşamak istiyorsan, müzik eşliğinde okumanı öneririm keyifli okumalar..


Uzun dönem gelen çocuklardan öğrendim, şafak 81 dedin mi bitermiş askerliğin hele bir de doğduğun şehrin plakasını takvimden düştün mü değme keyfine, meşaleleri yakın, özgürlük yakın!


Ben teslim olduğum gün plakadan düştüm 25'i. Kalan ömrümden düştüğüm gibi. Yaşın kaç diye soranlara şaşırmadan söyledim, sonrasında buna şaşırdım. Hayal dahi edemeyeceğim onca şey arasında doğum günü pastamı bile üfledim. Hayatımda varlığımın değerli olduğunu hissetmem için dört bin erkeğin arasına düşeceğim hiç aklıma gelmezdi, zaten burada da akla gerek yoktu, geç olmadan öğrendim.

Bilirsin oldum olası büyük bir çocuktum, bunu yazarken tebessüm hasıl olduğu haneme, çocuk muydum gerçekten?


-Yani artık değil miydim?

-Askerdeyim, sanırım artık değil..


Annemden artık beni iyi huylu kuzum diye sevmemesini isteyeceğim, kendimi sevme sorumluluğumdan kaçtığım gibi anneminkinden de feragat edeceğim.


Ne de olsa kocaman vücudumun geniş omuzlarında yaşadığım bunca zaman, sevilmeyi üstümde emanet bir ceket gibi taşıdım, artık çıkarmanın vakti geldi..


 

Bugünlerde, etrafımda binlerce insan aynı amaçla aynı yolda devrialem içindeyken, geri çekilip hepsini seyrediyorum. Düşünmek için bolca vaktim oluyor hatta daha fazlası için geç yatıp güneşten önce uyanıyorum. Ufuk kızıllaşırken güneşin doğuşuna tanıklık etmek, zihnimdeki enkazları tekrar gün yüzüne çıkarıyor. Hasretin sarıyor dört bir yanımı. Biliyor musun, özlemin sadece sana ait olacağını sanırdım; kaynamış suyla demlenmiş bir limonlu çaya hasret kalınca anladım yanıldığımı.. Şimdi yanılgımla beraberiz, güneş ufuklarda kendini gösteriyor ve zaman geçmiyor.


Hayatımızdan memnun değilsek, nerede olursak olalım, başka yerde mutlu olabileceğimiz avuntusu bize iyi gelir diyor Nuri Bilge.


Avuntularımla baş başayım; herkese çok verilenin bana çok görülmesi üzerine hasbihal ediyor, gerçek olmayan anılarımı anımsıyor, başka bir yerde başka bir zamanda olması olasılıksız hayallerde kayboluyorum.


- Hayat sahip olduklarımızın dışında kalanlarmış meğer.

+ Bu ne demek yusuf?

- Seçtiklerinle yaşamak kolay, payına düşene razı mısın demek.

Yedi Tepe İstanbul dizisinin sevdiğim, en güzide repliklerinden biridir bu kesit, payına düşene razı mısın?


Evet demekle mükellefiz aslında her birimiz. Evet razıyız. Bu öylesine önemli ki iman etmenin son kaidesi hatta. Tereddüt, şüphe ya da herhangi belirsizliğin kabulü yok. Belki de imanın sonuncu şartının bu olmasının sebebi de budur, kim bilir?


Her şeyi kabul ettin tamam da başına geleceklere razı mısın?


 

18. Yaş günümden itibaren her yıl doğum günümde o yıl yaşadığım önemli olaylardan, doruklarda yaşadığım hissiyatlarımdan, gerçekleştirdiğim veya gerçekleşmesi için çabaladığım hayallerimden bahsedip olmasını dilediğim şeyleri yazıyordum. 24. Yaşımı tamamlamam sebebiyle de bugün elime kalemimi aldım.


Aldım almasına da ne yaşadım ki ben?


Gibi repliği geldi aklıma "İnsan ne yaşadığını bilmez mi ya?"

Bazen bilemiyormuş demek ki..


Geçmişi hatırlatması için ilk önce burada yazdıklarıma bakındım.



Diyerek başlamışım yeni yaşıma. Öyle de devam etti biliyor musun? Halbuki olmaması için nice çabalar vermiştim. Başıma gelen her neyse razı olup yoluma devam etmem gerekirken, Çepeçevre etrafımı saran bu mutsuzluk girdabında debelenip durmuşum. Sebebini aramaya gerek yok aslında çünkü parlayan bir güneş gibi aşikar, besbelli;


Şükürsüzüm!


Evet iflah olmaz bir şükürsüzüm, nankörüm, tüm zerrelerimle hem de. Var oluşum bile, başlı başına bir günah benim.


Söz gelimi, her şeye sahibim. Öylesine bir zenginlik içerisindeyim ki bazen kendim bile hayret ediyorum. Sağlığım yerimde, ailem hayatta, ekonomik bir özgürlüğüm var almak istediğim hiçbir şey kalmadı biliyor musun bu hayatta hepsi tastamam.. Sadece ben eksiğim. Yerini dolduramadığım, etrafında debelenip durduğum, büyük bir boşluk var.


Varlıkla imtihan ediliyorum farkındayım, yokluğunla olduğu gibi. Bu yüzden gülüşlerimden bir parça eksik, huzursuz ve tatminsizim. Kimse mutluluğu vaat etmedi belki ama sanki ben nasipsiz kalmışım. Karşı kaldırım günlük gülistanlıkken benim yolum dikenlerle çevrilmiş, seçtiğim bütün yollar çıkmaz sokaklarla sonlanmış gibi. Karanlık ve kuytu bir köşe başıyım; benim dahi girmeye çekindiğim, korktuğum ve mahvoluşumu adım adım zevk alırcasına değilse de hayret etmeksizin izlediğim..



Başkalarının hayatlarındaki mutluluktaki yerimi sorguluyorum şimdi, evimin duvarında aklımdan hiç çıkarmadığım Demirkubuz'un bir sözü:


"Başkalarıyla mutlu olan kadınlar beni hep mutsuz etmiştir.."

Ya kendiyle mutlu olamayanlar, Buna ne demeli?


Kısır bir döngü içerisindeyim. Güleç yüzüm, sonu bitip tükenmek bilmeyen hayallerim, ümitvar oluşum gün batımlarıyla yerin yedi kat dibine girip huysuz, bedbaht, sevimsiz bir adam doğuruyor. Hiçbir sevince takatim yetmiyor, kaybediyorum kendimle olan savaşı. Vazgeçiyorum kendimden, uzaklar kanat açıyor. Beyazların yöresinde nasibim kalmadı deyip belirsizliğimde kayboluyorum.


Üzerinden, aylar mı geçti yıllar mı bilmediğim anlarda buluyorum kendimi. Yapmak istediğim; söylemek, haykırmak istediğim anlar. Keşkelerim,


Hiçbirinde bir adım öteye gidemediğim o acımın kaynağı yaşanmışlıklarım ya da daha doğrusu yaşayamadıklarım. Benim hakkım olduğuna kutsal bir metinmiş gibi inandığım ama benim olmayan o mutluluğun gerçekleştiremediği hazzın ızdırabı..


Başkalarının hayatlarındaki mutlulukta yokluğum.. Hiç olmayışım.


Çoğu zaman bir hiçlikten ibarettim, öyle de devam ettim hayatıma. Görünme arzusuyla sesimi çıkardım ama yok bile sayılmadım.



Cennet bahçesindeyim, içeri girmem öylesine kolay oldu ki davet edildiğimin farkındayım. Yerim hazır; en sol köşe, ön sıra. İçeride başka davetliler de var ama kimse birbirini hissetmeyecek kadar şaşkın. Layık değilim belki buraya ama buradayım. Ne yapmam gerektiğini söylemişler daha öncesinde ama hiçbir şey hatırlamıyorum. Biraz zaman geçtikten sonra kalbim zuhur ediyor. Dilimin dönmesine gerek kalmadan boyun eğiyor, istediğim her şeyin bilindiğinin farkındalığıyla el açıyorum. İstemek hiç bu kadar kolay olmuyor hayatımda. Ne dilesem verecek bir kudrete, göz yaşı döküyorum.


En sonunda, istediklerimi değil hakkım neyse onu hayırlı eğle deyip secde ediyorum..


Geçen bunca zamandan sonra: "İstedik ya, olmaz.." demiyorum şimdi ama insan olmamım gereğini yapıyorum: unutmak kökümde var bir kere.. İsteklerimin çoğusu da olmuştur belki de bilmiyorum, dedim ya iflah olmaz bir şükürsüzüm.


Olmayan ve asla olmayacaklara takılı kalmışım.


"Bir gün en değerlim gitmiş ve her nereye baksam ilk önce onun orada olamayışını görmüşüm, her üzüldüğümde onun yokluğuna ağlamışım."


İnşallah çektiğim bunca acı, yaşadığım bunca ızdırap hakkımdam hayırlısı olması içindir.



Bu yazıya mevzu bahis olan tüm çilekeş anlarıma tanıklık eden İsmet Özel'in


Ne olmak istiyorsak, (şu anda) o değiliz ve ne olacak isek (henüz) o değiliz ama (bir zamanlar) ne idiysek (artık) o değiliz.


sözüyle


Ve Müslüm Gürses'in



şarkısıyla sonlandırıyorum.


 


Seri bozulmasın yaşarsam dönüp bakarım diye 25. yaşıma dair bir şeyler ekliyeyim dedim.


Geçen yıl kendime verdiğim sözü tutup büyük bir mekan olmasa da bir çardak kapattım. Yıllar sonra kutladığım bir doğum günümde yaş belirten balonlar ve canım kardeşlerim eşliğinde kutlama yaptık. Zihnimdeki enkazlar izin verseydi bu fotoğraflar eşliğinde bir şeyler yazacaktım ama nasip olmadı.





Erken kaybettin yaşama sevincini, ümidini yitirişin de kavgana dahil. Biliyorum, hiçbir gün bahar gelmeyecek benliğine, toprağın bereketlenmeyecek, çiçeklerin yeşermeyecek kuşlar konmayacak yüreğine. Varsa da bir değerin, anlaşılmayacak yüzlerde. Gözlerin, yerinin olmadığı mutluluklar için ıslatacak yanaklarını, kalbin hep eksik hissedecek varlığını, keşkelerinle göçüp gideceksin bu diyardan.


Kalkacaksa da ellerin semaya, ettiğin isyanlara tövbe için olacak, hırsından fırsat bulamayacaksın yaşamaya. Hiçbir zaman hatırlanmayacaksın bu dünyada bir gün de olsa sevildim demeyeceksin, keşkelerinle göçüp gideceksin bu diyardan.


24. yaşıma veda




201 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


senaamil6
Jul 22, 2023

Ah Mehmet olanda hayır vardır ve iyidir,Rabbim senin için iyisini senden iyi bilir .İnancın güzelliği.

Like
bottom of page