top of page
Ara

Zaman Tüneli

Yazarın fotoğrafı: Ali TavlaşoğluAli Tavlaşoğlu

Merhaba bu yazı üst kısımda bulunan Beethoven Silence fon müziği eşliğinde yazıldı eğer hissettiklerimi sen de yaşamak istiyorsan, müzik eşliğinde okumanı öneririm keyifli okumalar..

2024 Zaman Tüneli
2024 Zaman Tüneli

9 yıl önce, yani takvimler 2015 yılını gösterirken, lisenin son yılındaydım. Bir teneffüs arasında Nazlı, akıllı tahtadan "Başka Bir Şey" kanalından bir video açmıştı. Kadir Köymen ile ilk kez o zaman tanıştım. Kendinden emin bir ses tonuyla izleyenlerine, farklı bir dünyadan gelen bambaşka fikirlerden bahsediyordu. Çok etkilenmiştim. Serinin 2. sezonunu üniversitemin ilk yıllarında, büyük bir hevesle izlediğimi dün gibi hatırlıyorum. O ve ekibi için yenilik o kadar sıradan bir mevzuydu ki kanalın ismi; formatı, içerikleri, kişileri, ofisleri değişir ama biz izleyenler bunu garipsemezdik.


2019 yılında izlediğim bir videosunda, zaman yönetimiyle ilgili bir içerikle karşılaştım. Çok basit bir kavramdı aslında: "Eğer görürsen, korkmazsın."


Yılın tüm günlerini görebileceğimiz bir takvim tasarımı üzerinden zamanı yönetebileceğimizi iddia ediyordu. Aynı dönemde Barış Özcan, "Zinciri kırma takvimi"ni duyurmuştu. Zamanı yönetmek bir yana dursun, “Bunu nasıl yapıyorlar acaba?” sorusu bir dönem zihnimi kurcaladı. “Kesin çok kolay bir yolu vardır,” diyerek kendimi avuttum ama üzerine çok da düşmedim. Bir gün satın alırım ne de olsa, aman kim uğraşacak diye yer işaretlerine eklemişken hiç ummadığım bir anda eski bir arkadaşım benim için elleriyle hazırladığı takvimi bana hediye etti.


Geçmişten bahsederken isimler kullanmalı mıyım, bilmiyorum. Örneğin Nazlı’yla 10 yılı aşkın bir tanışıklığımız var. Anımsadığımda yüzüme tebessüm ettiren birkaç anıyı hâlâ ipek mendillerle sinemde saklıyorum. Ama şimdi görüşmüyoruz. İsmini anmak mı, yoksa “eski bir arkadaş” diye bahsetmek mi doğru olan, yaşayıp göreceğim.

2020 yılında, her iki tasarımcı da takvimlerini ücretsiz olarak paylaşmıştı. Zinciri kırma takvimi büyük bir disiplin ve sorumluluk gerektirdiği için tamamlayamadım. Ama benim “zaman tüneli” olarak adlandırdığım, yılın tüm zaman dilimlerini görme imkânı sunan bu takvim beni harekete geçirdiği mutlak bir doğruydu.


Zaman tünelini hatırladınız mı? Artık Facebook kullanmıyoruz biliyorum ama çocukluğumdaki bir oyuncağım gibi geliyor bana. Onunla bir zamanlar oynadığımı anımsıyorum ama geri kalan her şey flu..


2020 yılında Kadir Köymen'in ücretsiz olarak paylaştığı takvimi metrelik bir kağıda çıktı alıp salonumun duvarına astım. Her bir gün için bir boşluk hakkı verilmişti. Yazmadığım günleri ömrümden boş geçmiş bir an olarak gördüğümden ara ara geçen günlerin muhasebesini yapıp “Artık bir şeyler yapma vakti geldi,” diye kendimi harekete geçiriyordum.


Kutuları doldurdukça resim tamamlanıyor, hayatımın anlam bulduğunu hissediyordum. Evime gelen misafirlerim için de seyir zevki sunan, açık bir albüm niteliği taşıyordu. Çünkü ara ara anımsamak için basit çizimler de ekliyordum.


2021 yılında Kadir Köymen yeni takvimi paylaşmayınca, “İş başa düştü,” deyip kendim yapmaya çalıştım. İlk önce Photoshop'tan denedim ama olmadı, çok fazla detay vardı. Sonra Illustrator, yok bu da olmadı. “Kesin Excel’den yapıyordur,” diyerek bir girdaba daldım ama başaramadım.


Vazgeçmiştim.


Gecenin bir vakti gözüm açıldı. Anlaşılan zihnim uyumamış. Kalkıp aklıma gelen başka bir tekniği denedim ve haklıydım. 10 dakikada takvimim hazırdı. Kendi doğum günüme bir not ekleyip isteyenlerle paylaştım.



Sonrasında narsist olduğumu söyleyenler oldu, neden doğum günümü belirtmişim diye.


İnsanları anlamak güç. Hiçbir şey vermeyip her şeyi almayı talep ediyorlar. Ve bedelini ödemedikleri bir şey hakkında her şeyi söyleme hakları olduğuna inanıyorlar.


Velhasıl 2021, 2022, 2023, 2024..


Yıllar yılları takip etti. Her yılın başında yenisini tasarlar, kutulara birkaç yıldönümü ekler ve çıktısını salonumun duvarına yapıştırır oldum.


Mesela:


  • Ali’nin doğum günü

  • Furkan’ın evden ayrılışı

  • Eve misafir kabul etmeme günü gibi



2024 Zaman Tünelinden Kesitler



Ocak-Şubat-Mart Üzerine çizik dahi atılmamış, çünkü seçim nedeniyle Erzurum’daydım.


  • 21 Nisan’da İstanbul’a dönüp...


  • 28 Haziran’da İsrafil’in düğününe katıldım. Şahitlik ettiğim ikinci evlilik olması beni değerli hissettirmişti.


  • 29 Nisan’da depresyona girip girmeme konusunda ikilemdeydim ve bana yardımcı olması için Yılmaz’a bir uçak bileti aldım.




Yılmaz başlı başına bir hikâye, ama şimdi anlatmanın zamanı değil. Sadece 8:40 uçağına 8:25’te gidip, “Neden kapıları kapattılar ki?” diye sitem etmesi beni hâlâ zamansız güldürebiliyor.


  • 30 Nisan’da yılın ilk sosyo-kültürel aktivitesi olan Mahşer-i Cümbüş’e katılmışız.



  • 1 Mayıs’ta Yılmaz’la yatağımı paylaşıp uzun uzun muhabbet ediyoruz.





  • 3 Mayıs “Bir daha mı geleceğiz dünyaya?” diyip Yunus’un davetiyle Pargalı’da soluklanıyoruz.



Yılmaz, “Burada olan burada kalır,” diyor ama eski işyerinden aldığı tazminatı beraber yemezsek elimde tüm kamuya açıklayacağım görüntüler var haberin olsun.


  • 5 Mayıs Kadere inanmanın neden imanın şartı olduğunu, hayatınızın belli dönemlerinde illa ki tanıklık etmişsinizdir. Benim en son hatırladığım tanıklık bugündü.




20 milyonluk bir şehirde, hiç ummadığın bir anda hiç ummadığın biriyle karşılaşmak beni derinden sarsmıştı. Sonrasında merhaba dememe bile imkân vermedi gerçi ama onu dünya gözüyle bir daha görmek imanımı yeniledi.


  • 12 Mayıs Tigin’in Yemenli arkadaşı Nabil’le buluşup, Fas’ın demografik yapısı ve ülkemize etkileri hakkında Kuzguncuk’ta bir kafede sohbet ettik. Aldığımız hizmetten memnun kalmayıp Google yorumlarda dile getirmeye karar verdik. O günden sonra hemen hemen her yerde bunu yapmaya devam ettim. Tarafsız yorumlarımı görmek isteyenleri takibe davet ediyorum.


  • 1 Haziran Bursa.. Bize ara sıra Bursa’ya gitme isteği gelir ardından hemen bir BUDO bileti alır, sabahında vazgeçeriz. Sonrasında da bir daha almamak üzerine Kadir’le istişare edip, birinin gitme isteği olduğunda uyarmak üzerine mutabık kalırız. Ama bu kez farklı bir durum söz konusuydu. Canım arkadaşım Furkan ve kıymetli eşi Sena, Kadir ve o zamanlar henüz hiçbir şeyi olmayan şimdiki eşi Feride ve bizleri misafir eden Furkan ve Tayyibe arkadaşlarımızla beraber bir dağ ve şelale keşfine çıktık. Akan suda yıkadığımız meyvelerin tadı damağımda kalsa da, yediğimiz dönere 1 yıldız verdiğimi hatırlıyorum.



  • 2 Haziran - 30 HaziranEndonezya tatilim... Bir insan nasıl 1 ay tatile çıkar diye düşündüm şimdi. Yılın ilk yarısı öyle yormuş ki, kaçma isteği beni dünyanın diğer ucuna götürmüş. İyi ki de gitmişim.



  • 4 Temmuz Türkiye’ye döndüğümde Kadir, nişanlanma evresindeydi. Annesi ve abisiyle birlikte nişan çerezlerini hazırladık.



  • 6 Temmuz Kadir’in nişanı.




  • 12 Temmuz Hamam takımı hazırlığı... Dolabı açtığımda ananas görmeyi ummuyordum tabii ama benim için olmadığını bilmediğimde doğrayıp akşam Kadir’in ailesine sundum. Meğer hamam takımına o da dâhilmiş. Bu toprakların adetleri beni her geçen gün şaşırtmaya devam ediyor.



  • 27 Temmuz Aynı ekiple off-road macerası için Turkcell Platinum Park’a gittik. Macera da macera, sormayın gitsin!



Sonrasında yazma motivasyonumu kaybettim. Sanırım günlüğüme çok fazla yazmanın etkileri.. Tekrar dile getirmek istemediğim şeyler..


Ve yıl sonu Gürcistan...


2025 yılı için bir tasarım yaptım. Ama çıktısını almadım henüz. Alacak mıyım, tam emin değilim. Gelgitlerim henüz yeni yıla girmeme izin vermedi. Normalde bu zamanlar depresif bir enkazdan çıkıp hayatıma neşeyle devam ederdim ama sanırım bazı şeyleri yıkamadığım için neşemi de bulamadım.


Hakkımdan hayırlısı..



Alın tepe tepe kullanın yıl sonunda da üzerine konuşalım.


Neden doğum gününü bilmek zorundayız, diyen soranlara elcevap:


Çok biliyorsanız, siz yapın :)



 
 
 

コメント


bottom of page